Veda Hutbesi

VEDA HACCI

Haccın farz kılınması: Hicrî 9/Miladî 631 senesi.

Bu yıl hacca Hz. Peygamber gitmemiştir. Hz. Ebû Bekir’i hac emîri tayin ederek Mekke’ye göndermiştir.

Peygamberimizin Haccı: Hicrî 10/Miladî 632 senesi.

Neden Veda Haccı denilmiştir? Sahabîleriyle vedalaştığı ve bir daha Kâbe’yi görmediği için.

Bu haccın başka adları var mıdır? Hac ibadetinin tüm hükümlerini nazarî ve amaelî/uygulamalı olarak tebliğ ettiği için Haccetu’l-Belâğ/Belâğ Haccı; haccın farz kılınmasından sonra ilk haccı olması dolayısıyla Haccetu’l-İslâm/ İslâm Haccı olarak da adlandırılmıştır.

Medine-i Münevvere’den kimlerle ve ne zaman hac yolculuğuna çıktı? Hanımları/Validelerimiz, kızı Fâtıma, muhâcirler, ensâr ve Arap kabilelerinden katılan sahabîlerle Medine-i Münevvere’den 26 Zilkâde 10/22 Şubat 632 Cumartesi günü hareket etti.

Mekke-i Mükerreme’ye ne zaman vardı? 4 Zilhicce 10 Pazar günü kuşluk vakti Kusvâ adlı devesinin üzerinde olduğu halde Mekke’ye ulaştı. (Salı veya Pazartesi günleri de rivayet olunmuştur.)

Peygamberimiz Mekke’ye vardığında ne yaptı? Kâbe-i Muazzama’yı tavaf edip iki rekat namaz kıldı. Ardından Safâ ile Merve arasında sa’y etti.

8 Zilhicce Perşembe (Terviye Günü) gününe kadar Ebtah mevkiinde kendisi için kurulan çadırda konakladı. Aynı gün Mina’ya hareket etti. Öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını orada kıldı. Geceyi de burada geçirdi.

Arafat’a ne zaman çıktı? 9 Zilhicce Cuma sabahı (Arefe Günü), namazı kıldıktan sonra güneş doğunca Mina’dan ayrıldı. Müzdelife’den geçerek Arafat’ta Nemîre mevkiinde kurulmasını buyurduğu çadıra varıp konakladı.

Hutbe’yi ne zaman irad buyurdu/okudu? Peygamberimiz zeval vaktinden sonra çadırından çıkıp devesine binerek Arafat Vâdisi’nin ortasına geldi. ‘Urane Vadisi’nde Veda Hutbesi’ni okudu.

Bügün 9 Zilhicce 10/6 Mart 632 Cuma günüdür.

Peygamberimizin Arafat’ta hutbesini sayıları yüz kırk bin civarında bir topluluk dinledi.

Hutbenin tam olarak ulaşması nasıl sağlandı? Peygamberimiz konuşmaya başlamadan önce Cerîr bin Abdullah vasıtasıyla sükûneti temin etmiştir. Ayrıca Rebîa bin Umeyye gibi gür sesli münâdileri görevlendirerek cümlelerinin tekrar edilerek tüm dinleyenlere duyurulmasını sağlamıştır.

Peygamberimiz Medine-i Münevvere’ye ne zaman döndü ve ne zaman âhirete yürüdü? 29 Zilhicce 10/26 Mart  tarihinde Medine’ye döndü. Altmış altı gün sonra 14 Rebîülevvel 11/8 Haziran 632 günü kuşluk vakti âhirete yürüdü.

 

VEDA HUTBESİ

Sevgili Peygamber Efendimiz Hazretlerinin (Sallalâhu aleyhi ve selem) Veda Haccı’nda şu hutbeyi îrâd buyurmuşlardır:

 

“Hamd ve şükür Allah’a mahsustur; biz O’na hamd ederiz, O’ndan yardım talep ederiz, affımızı O’ndan diler ve O’na yöneliriz. Nefislerimizin şerlerinden, hareket ve fiillerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah kimi doğru yola iletirse o kimse için sapıklık olamaz; kimi sapıklığa sevk ederse o kimse için doğru yola sevk eden kalmamıştır. Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun Tekliğine ve bir denginin bulunmadığına şahadet ederim. Yine şahadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.

Ey Allah’ın kulları! Sizlere Allah’tan korkup çekinmenizi tavsiye ve sizi O’na itaatte bulunmaya teşvik ederim. Bu suretle en iyi ve hayırlı olan bir şey ile sözlerime başlamak istiyorum:

O halde ey insanlar! Size açıkladığım şeyleri dinleyin! Zira bilmiyorum, bu yıldan sonra bulunduğum bu yerde belki de sizlerle tekrar buluşamayacağım.

Ey insanlar! Kanlarınız (hayatınız), mallarınız, haysiyet ve şerefleriniz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar, bu yerde (Mekke), bu ayda (Zilhicce), bu günün mukaddes olması gibi mukaddes ve mükerremdir.

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi?.. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

Emanet olarak eli altında bir şey bulunduran kimse, onu kendisine emanet etmiş olan şahsa iade etmelidir.

Gerçekten (artık) Câhiliyye Devrinde mevcut ribâ kaldırılmıştır; şu kadarı var ki (borç olarak verdiğiniz) sermayeleriniz sizindir; (bu suretle) ne zulmedecek ve ne de zulüm edileceksiniz. Allah (bundan böyle) ribâ’nın olmayacağına hükmetti. Kaldırdığım ilk ribâ, amcam Abbas b. Abdulmuttalib’in ribâsıdır.

Ve yine Câhiliyye Dönemi kan davaları kaldırılmıştır; (kaldıracağım) ilk kan davası (yeğenim) Âmir b. Rebîa b. Hâris b. Abdulmuttalib’in kan davasıdır.

Câhiliyye Dönemi’nin (Mekke şehri ile ilgili) hükümet vazifeleri kaldırılmıştır. Kâ’be Muhafızlığı (sidâne) ve hacıların su işleri (sikâye) vazifesi bundan müstesnadır.

Kasden adam öldürme kısas ile cezalandırılır. Taş ve sopa ile öldürme gibi, şüpheli kasıt hallerinde yüz deve (kan diyeti)’dir. Daha fazlasını isteyen kimse, Câhiliyye Devri insanlarındandır.

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi? .. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

O halde ey insanlar! Gerçekten şeytan, sizin bu ülkenizde kendisine tapınılmaktan ümidini kesmiş bulunuyor. Fakat o, bunun dışındaki iş ve hareketlerinizden ehemmiyetsiz saydıklarınızda, kendisine tâbi olunmaktan hoşnût olacaktır.

Ey insanlar! “Nesî” usûlünü (yani Haram Aylar’dan olan mukaddes aylara bunun dışından bir ay ilavesi usûlünü) tatbik etmek küfürde aşırı gitmektir; kâfirler bununla sapıtmışlardır. Onlar bu bir aylık (zamanı) bir sene kutsiyetsiz  (yani Haram Aylar dışı, alelâde bir ay), diğer bir sene de haram (yani, Haram Aylar’a dahil, mukaddes bir ay) sayarlar, gayeleri, Allah’ın Haram Aylar’dan saydığı (ayların) birbiri arkasına akışını görünüşte muhafaza etmek ve Allah’ın Haram Aylar dışı saydığı ayları bunun içinde (yani mukaddes) gibi göstermektir. Bu suretle onlar, Allah’ın helal ettiği şeyi haram hale getirmiş oluyorlar. Şimdi zaman (yani takvim), Allah’ın yeri ve semâvâtı yarattığı gündeki durumuna rücû etmiş bulunuyor (yani Nesî tatbik edilen sene ile, Nesîsiz aylar birbiri üzerine çakışmış, diğer bir ifadeyle kamerî takvim, nesî ameliyesine ihtiyaç göstermeksizin o yıl tam güneş takvimindeki aylar üzerine intibak edip oturmuştu). “Gerçekte Allah indinde, yeri ve semâvâtı yarattığı günde takdir ettiğine göre, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır”; bu dördün üçü birbiri arkasına gelir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, dördüncüsü Mudar kabilesinin Receb ayıdır ki bu, Cemâziyelahir ile Şa’bân ayı arasında bulunur.

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi? .. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

O halde ey insanlar! Hanımlarınızın sizin üzerinizde hakkı bulunduğu gibi sizin de onlar üzerinizde hakkınız vardır: Sizin onlar üzerinizdeki hakkınız, sizden başka bir erkeğe döşeğinizi çiğnetmemeleri ve sizin hoşlanmadığınız herhangi bir kimseyi, izninizle olması müstesna evlerinize sokmamalarıdır. Kadınlara en iyi bir tarzda davranıp muamelede bulununuz; çünkü onlar sizin himaye ve muhafazanız altına girmiş kimselerdir. Sizler onları Allah’ın bir emaneti olarak almış bulunuyorsunuz. Onlara “Allah’ın adıyla” helalinden yaklaşın. Kadınlar hususunda Allah’tan korkup çekinin ve onlara karşı en iyi bir tarzda davranıp muamele edin!

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi? .. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

Ey İnsanlar! Mü’minler kardeştir. Bir kimse için kardeşinin malını (yemek) onun tam rızasını elde etmedikçe helal olmaz.

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi? .. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

Benden sonra küfre sapıp birbirinizi boğazlar hale gelmeyin.

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi? .. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

Ey İnsanlar! Rabbiniz bir, atanız birdir. Hepiniz Âdem’den türemiş bulunuyorsunuz. Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah indinde en mükerrem ve makbul olanınız, O’ndan korkup çekinenizdir.” Bir Arabın Arap olmayan üzerinde bir üstünlüğü yoktur; (varsa) bu, takva yönündendir.

Dikkat edin!

Tebliğ ettim mi? .. .

Ey Allah’ım Sen şahit ol!

 

Kendisini dinleyen mü’minlerin “Evet” demeleri üzerine Hz.Peygamber şöyle devam etti:

Burada bulunanlar bulunmayanlara bu sözlerimi bildirsinler! .. Ey İnsanlar! Allah muhakkak ki her vârisin mirastan olan hissesini tayin ve tesbit etmiştir. O halde bir vasiyet, herhangi bir vâris lehine olmak üzere, diğer vârislerin mahfuz hisse hudutlarını, aşamaz. Mirasçılardan başkası için yapılan bir vasiyet, miras olarak kalan mallar toplamının üçte birinden fazla olamaz. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa oraya aittir. Babasından başka bir kimseye mensubiyet iddiasında bulunan, yahut (kendisini himaye altına almış olan) efendisinden başkasını efendi edinenin üzerine Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti olsun!.. Böyle bir insanın ne nâfile ibadetleri (sarf) ve ne de farz ibadetleri (‘adl) kabul olunacaktır.

Ve’sselâmü aleyküm.[1]



[1] Prof.Dr. İbrahim SARIÇAM’ın Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı adlı kitabından tasarruf edilerek nakledilmiştir. (Vedâ Haccı ve Hutbesi için bkz.: Vâkıdî, III, 1088-1116; İbn Hişâm, II, 601 vd.; İbn Sa’d, II, 172-189; Taberî, III, 148 vd.; İbn Abdülber, Dürer, s. 259-268; İbn Seyyidinnâs, II, 359-368; Makrîzî, s. 510 vd.. İbrahim Sarıçam tarafından Vedâ Hutbesi için ana kaynaklar da gözden geçirilerek Muhammed Hamidullah’ın mukayeseli metnini esas alınmış ve sadeleştirilmiştir. Bunun için bkz. el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, s. 360 vd.; İslâm Peygamberi, I, 298-301.)