Üzüm hem sağlıklı hem lezzetli

Düşünüldüğünde ve araştırıldığında üzüm kadar çok amaçlı kullanılabilen, çekirdeği, yaprakları ve sapı dahi atılmayan bir meyveye pek rastlayamayız. Yaprağından sarma dolması ve salamura yaparız. Balık sarıp pişirebiliriz. Olgunlaşmamışından (koruk) nefis bamya yemekleri, koruk şurubu, şıra, komposto, hoşaf yaparız. Kurusundan faydalanır, meyvesinden sirke ve pekmez üretir, pestil ve ceviz sucuğu imal ederiz. Hatta çekirdeğinde hastalıklarımıza şifa ararız. Çeşitli değerlendirme yöntemlerinin oluşu, iklim ve toprak istekleri yönünden çok seçici olmayışı, çok yıllık olması ve çoğalma yöntemlerinin kolay oluşu gibi etkenler nedeni ile dünyadaki en yaygın kültür bitkilerinden biri üzümdür Milattan önce 2000 -539 yılları arasında yaşayan Babiller’in en önemli eserlerinden biri “Babil’in Asma Bahçeleri”dir. Dünyanın yedi harikalarından biri sayılan Babil’in Asma Bahçeleri’nin tabanı dikdörtgen şeklinde bir piramit olup, basamak basamak yükselen görünümdeydi. Taş veya sırlı tuğladan yapılmış kemerler üzerine oturan setler meydana getiriyordu. Setler, özel olarak gübrelenmiş ve kuvvetlendirilmiş kalın bir toprak tabakasıyla örtülüydü. Buralarda her türden bitki yetiştirilirdi. Meyve ağaçları, palmiyeler, çiçekli ağaçlıklar, yeşil otlar, tırmanıcı bitkiler ve en göze çarpanı da asma ağaçlarıydı. Fırat nehrinden gidilerek çeşitli ağaçlarla en yüksek bahçelere kadar çıkartılan sular, setten sete küçük çağlayanlar halinde dökülürdü. Babil’in bu asma bahçeleri olmasaydı, acaba üzüm bu kadar meşhur olup anlatılır mıydı?

ÜZÜMÜN FAYDALARI

 

Üzüm, tadıyla hem sofralarımıza lezzet katar hem de sağlığımızı korur. Şekeri ve mineralleri bol bir meyvedir. İyi bir enerji kaynağı, iyi bir besin, faydalı bir ilaçtır. Özellikle bedensel gelişme, deri ve saç beslenmelerinde; iltihaplı, ateşli hastalıklar ve madensel tuz eksiklikleri, böbrek ve karaciğer hastalıklarında yararlılığı tespit edilmiştir. Kanser oluşumunu önleyen ve kalp krizi riskini azaltan üzüm, güneş ışınları, stres ve sigara nedeniyle bozulan cildi de güçlendirir. A, B1, B2 ve C vitaminleri içeren üzüm, yüksek kalori içeriğine karşın, çok düşük miktarlarda yağ ve protein içerdiği için ideal bir diyet besinidir. Yağların erimesine yardımcı olur. Böbrek ve barsak sisteminin çalışmasını düzenler. Kanın temizlenmesine de yardımcı olur. Kansızlığı önler. Beyin hücrelerini zinde tutar. Kozmetikte de yaygındır. Üzümde ve üzüm çekirdeği yağında bulunan cildi kuvvetlendiren güçlü nem tutucular, cildi besler. Bir kilogram üzüm, içerdiği besin değerleri açısından, 1,150 litre süt, 390 gram et ya da 1,2 kilogram patatese eşdeğerdir.

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNİN FAYDALARI

 

En kuvvetli antioksidandır. İnsan sağlığına birçok faydası vardır. Vücutta kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışardan sigara, alkol veya kirli hava vs. ile alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getirir. Alerjilerin ve saman nezlesinin bitkisel tedavisinde geleneksel olarak kullanılmaktadır. Yaşlanma etkilerini azaltır. Cilt sarkmasına engel olur. Cildin elastik, yumuşak ve daha kırışıksız olmasını sağlar. Kalp ve damar sistemindeki dokulara esneklik sağlar.

ÜZÜMÜN TARİHTEKİ YERİ

 

Bağcılık için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir. Anadolu’da bağcılık kültürünün tarihi oldukça eskidir. Yapılan arkeolojik kazılardan Anadolu’da bağcılık kültürünün M.Ö. 3500 yılına kadar dayandığı saptanmıştır. Ülkemizin değişik yörelerinden arkeolojik kazılardan çıkarılan tarihi eserlerde üzümle ilgili şekil ve kabartmaların yer alması, o yörede bağcılık kültürünün yaygın olduğuna işaret eden en önemli göstergelerdir. Arkeolojik buluntulardan Anadolu’da Hititler zamanında asmanın büyük önem taşıdığı, M.Ö. 1800-1550 yıllarında bağcılığın çok gelişmiş olduğu, dini merasimlerde ve sosyal yaşantıda üzümün tanrılara adak olarak sunulduğu kaydedilmektedir. Anadolu uygarlıklarının tarihinde bağcılık, halkın geçiminde ve ticarette daima önemli bir rol oynamıştır. Tarih boyunca Anadolu’da elde edilen üzümler çoğunlukla kuru ve yaş olarak tüketilmiş, bir kısmı da pekmez, bulama, pestil, lokum ve köfter şeklinde değerlendirilmiştir. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Urla çarşısı içinde gördüğü bir asmayı anlatırken, “Bu çarşının ortasında bir üzüm asması var ki, iki adam ancak kucaklayabilir. Dalları bütün çarşıyı kaplamıştır. Yüzlerce salkım üzüm, yol üzerinde sarkar. Her bağ sahibi, bu asmaya yeni bir aşı yaparak, üzerinde çeşit çeşit üzüm oluşturmuştur.”